
Evimi değiştirmek istiyorum. İşimi değiştirmek istiyorum. Aslında bu sektörü tamamen bırakmak istiyorum. Diyet yapmak istiyorum. Sigarayı bırakmak istiyorum. Egeye yerleşmek istiyorum. İyi bir ilişkim olsun istiyorum...istiyorum..istiyoruz ve hep hayalini kuruyoruz. Peki ya aksiyona geçme kısmı? İstek ve hayallerimiz de tıpkı o ateşlediğimiz havai fişekler gibi ya rengarenk dakikalarca tüm gökyüzünde bir şölen havası estiriyor ya da havada ışıltısız, isteksiz 100-150 metre yükselip sonra sönüp gidiyor...Yıllar önce bir gün bir workshop da konu 'istemek' ti. Ben de katılımcılar arasındaydım. O zamanlar İstanbul'da Anadolu yakasından Avrupa tarafına işe yakın bir yere taşınma hayallerim vardı. En büyük isteğim buydu. Workshop düzenleyen kişi iki gönüllü çağırdı, biri de bendim. Elinde bir kurşun kalem bize doğru uzattı. 'Bu' dedi, 'istediğiniz şey olsun, n'apardınız?" Ben daha kaleme alıcı gözle bakmaya hazırlanırken arkadaşım uzandı kalemi alıverdi. 'Bakın' dedi, 'Gerçekten isteyen belli oluyor'. Çok bozulmuştum. Oysaki gerçek hayata geri döndüğümüzde ben ancak beş sene sonra Kadıköyden Beşiktaşa taşınabilmiştim.
Peki nedir bizi tutan şey? Bir şeyi tek başına istemek yeterli değil mi... Hayaller ve aksiyona geçmek için neye ihtiyacımız var?...Konu şu ki, bizim bütün davranışlarımızın kökünde bir niyet vardır. Ve bu niyet bizim ihtiyacımızdan kaynaklanır ve de bu ihtiyaç her zaman ben'le ilgilidir. Mesela susadım, su içmeye ihtiyacım var. Ve bu ihtiyaç sadece benimle ilgili. Kalkıp bu ihtiyacımı gidermeye niyetlendim. Sonra bir bardak su koydum ve içtim. Aslında ne yaptım biliyor musunuz, kendi 'su içme' ihtiyacımla temas ettim. Diyet yapmak, sigarayı bırakmak... tüm bu istek ve hayallerimizin altındaki ihtiyacımız ne, bunu araştırmak, bununla temas etmek gerekiyor. Hayaller ve aksiyona geçmek ihtiyaca bağlı*.
Peki nasıl? Her şey 'susamak-su ile temas etmek' kadar basit mi? Koçluk seanslarımdan yola çıkarak diyebilirim ki ihtiyaçlarımızla temas etmek bir yolculuk. Her birimiz biriciğiz ve her birimizin yolu kendine özel. İhtiyaçlarımızla temas etmek, anın içinde kalıp, ne deneyimliyorsak onu betimleyip, dönüp kendi bedenimizdeki izdüşümünü tanımlamakla başlıyor. Düşüncelerimiz, duygularımız ve bedensel tepkilerimiz bir paket. Hiçbir duygu hissetmeden düşüneyim diye bir şey olamaz*. Gelen duygumuzu sorgulamadan, onunla temas edebiliriz. Ve duygularımızla temas ettiğimizde bize farkındalığın kapıları açılıyor.
Peki ama nasıl?... Şimdi, şu anda kendimden bir örnek veriyorum. Biraz önce haberlerde 'Corona virüsünde ikinci dalga bekleniyor' dedi...ben kalakaldım. / Tepki olarak ne düşünüyordum, duygularım neydi? -Bu haberle birlikte ben bir an için virüsün aileme, sevdiklerime bulaşma ihtimalini düşündüm ve başımdan aşağı kaynar sular geçti. / Bu duygu ve düşüncelerin benim bedenimdeki izdüşümü neydi, ne yaşıyordum? -Bir baktım midemde bir yanma hissi, onunla temas ettim...baktıkça gördümki midem taş gibi...ve sonra o taşı tanımlamaya başladım...neye benziyordu...bir rengi, şekli, kokusu var mıydı, betimlemeye devam ettim.../ Ben midemdeki taşı tanımladıkça ne yaşadım? -İçimde Corona haberlerinden dolayı duyduğum kaygı, kafamda haberlerle ilgili yazdığım senaryolar yerini daha başka bir şeye bıraktı, beni şu an' da kalmaya, kendi yaşadığım sürece 'şahitlik' etmeye davet etti*. Somut olarak ancak fiziksel boyutta temas edebiliriz. Kendi ihtiyaçlarımızla temas etmek, ancak etrafımızda yaşadığımız ne varsa onunla temas etmekle başlıyor*.
Şimdi gelelim 'istiyorum!' listemize, istemek tek başına yeterli mi dedik, bu durumda rahatlıkla diyebiliriz ki istemek tek başına yeterli değil. Bir şeyi istemekle, O şeyi yapmaya niyet etmek arasında büyük fark var. Bizi yerimizden kaldırıp aksiyona geçiren içimizdeki niyet oluyor, bu çok açık. Hayallerimizi ateşleyen aksiyonu dolu dizgin yaşatan başrol oyuncusu ise bizim biricik 'ihtiyacımız'.
*Hanna Nita Scherler'e minnet ve teşekkürlerimle.
Comments